Prof Dr. Ersan ŞEN: Kumar, Bahis ve Şans Oyunları Oynatma Suçu
[95] Türk Spor Kurumu Kanunu Tasarısı yasalaştığında, TFF’nin sportif faaliyetler hariç tüm iş ve işlemleri Spordan Sorumlu Devlet Bakanlığı’nın değil, Spor Yüksek Kurumu’nun gözetim ve denetimine tabi olacaktır. Hükümet’te, Devlet Bakanlığı’nın “bağlı” kuruluşu olarak gösterilmiştir. [49] GSGM döneminde, Şubat 2006 itibariyle, futbol branşı dışında, kulüp sayısı 7 bine yaklaşmış, lisanslı ve faal kulüp ferdi sporcu sayısı ile sporcu kartlı sporcu sayısı toplamı ise 1 milyon 200 bini aşmıştır. [44] Bu dönemde, Türkiye’de 442 spor kulübü ve 27 bin 631 sporcu bulunmaktaydı. [40] Türk sporunun ilk kuruluşu olan TİCİ döneminde kulüp sayısı 16, sporcu sayısı da 827 iken, faaliyet gösterdiği 1936 yılına kadar kulüp sayısı 173’e, sporcu sayısı da 10 bin 75’e yükselmiştir. [38] TİCİ’nin ilk başkanlığını Galatasaray Kulübü’nün kurucusu Ali Sami Yen yaparken, asbaşkanlık görevlerini de Burhan Felek ve Ali Seyfi üstlenmiştir. [32] Fuat Hüsnü, Reşat, Kemani Nuri, Fahri, Nurettin, Hafız Mehmet, Hafız Mustafa, Emcet, Tamburacı Osman Pehlivan ve Şevki’den oluşan takım ilk maçını Kadıköy Rum takımı ile yapmış, fakat 5-1 yenilmiştir.
- “Koşullar” tnt.com üzerinde zaman zaman güncellenen haliyle bu taşıma kural ve koşullarını ifade eder.
- Bu durumda temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası bir andlaşma hükmüyle bir yasa kuralı arasında çatışma olduğunda andlaşma hükmü üstün sayılacak ve ulusal yasa kuralı ihmal edilerek uygulanmayacaktır.
- Maddesi uyarınca ancak kanunla düzenlenmeli ve sınırlanmalıdır.
- Bu süre içinde eksiklik ve hatalar giderilmezse, ruhsat iptal edilerek işyeri kapatılır.
Astından hususi bir menfaat temin edecek bir talepte bulunamaz. Maddesi, amirlik veya üstlük durumunu kötüye kullanmanın üç ayrı çeşidini disiplin suçu olarak düzenlemiştir. Hizmetle ilgili olmayan bir husus hakkında astın doğru söylememiş olması, bu suçu oluşturmaz. Hizmete ilişkin olsa bile herhangi bir üstün sorusuna karşı bilerek doğru söylememek bu suçu oluşturmaz[115]. “Hizmete ait işlerde amirin sorusuna karşı bilerek doğru söylemeyenler bu fiillerinden hizmet aksamamış ise 1 aya kadar oda veya göz hapsi ile cezalandırılırlar” (477 SK m.49). Burada en önemli unsur amir ve üste saygısızlık teşkil eden fiilin hizmette veya hizmete ilişkin hallerde yapılmasıdır[99]. Hizmet; kanunlarla, nizamlarda yapılması veyahut yapılmaması yazılmış olan hususlarla, amir tarafından yazı veya sözle emredilen veya yasak edilen işlerdir (İçHizK m.6). Hizmetin sınırlarının genel bir tanımla çizilmesi ve kapsamının genel bir anlatımla belirlenmesi, askerlik hizmetinin özelliğine nazaran pek mümkün görülmemektedir. Disiplin kabahatleri askeri mahkemelerce cezalandırılabildiği halde, disiplin tecavüzlerine askeri veya disiplin mahkemesince ceza verilemez[92]. Mahkeme böyle bir durumla karşılaştığında gereken cezanın verilebilmesi için evrakı disiplin amirine gönderir (AsCK m.179). Hiçbir kanunda suç olarak tanımlanmamakla beraber, askeri terbiye ve disiplini bozan fiil ve savsaklamalar, disiplin tecavüzleridir[71]. Örneğin, kılık-kıyafetin bozuk olması, mesaiye geç gelmek, basit saygısızlık, birliğinden izinsiz ayrılmakta iken yakalanmak, haklı olan şikâyetini belirli usul ve yollara uymayarak yapmak, selamlamada kusur, temizlik ve düzen kurallarına uymamak, emirleri hoşnutsuzlukla karşılamak gibi davranışlar birer disiplin tecavüzüdür[72].
Bunun dışında yalnızca; en az 400 milletvekilinin oluru ile en geç 18 Haziran 2023 tarihine kadar yapılması gereken seçimlerin, ileride belirli bir tarihe bırakılması Anayasaya eklenecek geçici bir madde ile mümkün olabilir. Anayasaya eklenecek geçici bir maddenin halkoylamasına ihtiyaç duyulmadan yürürlüğe girebilmesinin yegane yolu, en az 400 milletvekilinin böyle bir kanun teklifine evet demesidir. Kasten insan öldürme ile neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama suçlarının her ikisi de 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Kişilere Karşı Suçlar” başlıklı ikinci kısmında düzenlenmiş olup, hem TCK m.81’de ve hem de TCK m.87/4’de düzenlenen hükümlerin tatbiki için de failin fiilinin bir sonucu olarak mağdurun ölmüş olması gerekmektedir. Kanunun kabahat saydığı, kanunen taşınması yasak olmayan (ruhsatlı) silahın umuma açık yerlerde gösterilerek taşınmasıdır. Ruhsatsız silahlar zaten bu kanun kapsamında olmayıp, TCK ve 6136 sayılı kanun kapsamındadır. Hatta, suçun unsurları, kanunilik ilkesine göre ele alınırsa kanunen yasak olan silahı göstererek taşımak bu suçu oluşturmaz. Maddenin devamı bendlerinde, izin şekli ve süre sonunda toplatılma zorunluluğu belirtilmiş olup, toplama hükmüne uymama ayrıca cezalandırılmıştır. Ayrıca toplatma masraflarının tahsil olunacağı belirtilmiştir. Nitekim 298 sayılı kanunda, seçim dönemlerinde afiş ve ilan asılma usulleri ayrıca düzenlenmiş olup, seçim afişleri bu kanunun kapsamı dışındadır. Burada yasa lafzına bağlı kalacak olursak, (ki kanunilik ilkesi bunu gerektirir) el ilanı dağıtanların ve afiş asanların bu madde kapsamında olmadığını söylemek gerekir.
Fıkrasıyla, kurumlar vergisi mükellefleri açısından ek vergisel yükümlülükler doğuran bazı unsurlar hüküm altına alınmıştır. Yazımızda, 7440 sayılı Kanunla ihdas edilen ve “ek vergi” niteliğinde hükümlerin Anayasaya uygunluğu değerlendirilecektir. Daha önce “Evlilik Birliğinde Özel Hayata Saygı Hakkının Kapsamı ve Kişisel Alan” başlıklı yazımızda, eşler arasında özel hayatın ve muhaberat hürriyetinin gizliliğinin olup olmayacağını, bir eşin diğerinin özel görüşmelerine ve muhaberatına gizlice, tuzak kurarak veya bir plan dairesinde müdahale edip etmeyeceğine dair ayrıntılı bir yazı kaleme almıştık. Bu defa; ilk yazımızda yer verdiğimiz Anayasa Mahkemesi’nin konu ile ilgili ihlal kararı karşısında, Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin ilk yazımıza konu kararları sonrasında verdiği iki yeni kararını değerlendirip görüşümüze yer vereceğiz. Bu yazımızda ele alacağımız hukuki sorun; Cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaası ve esas hakkındaki mütalaa verildikten sonra, yeniden esas hakkında mütalaa verilip verilemeyeceğine ilişkparibahis. Bu yazımızda; INTERPOL (International Criminal Police Organization) yapısı ve uluslararası konumu, INTERPOL bültenleri ile bu bültenlere karşı başvuru yolları, Interpol Dosya İnceleme Komisyonu’nca, bültenlere karşı yapılan başvurularda verilen emsal kararlar ve bahse konu bültenlerin Türkiye Cumhuriyeti bakımından bağlayıcılığı değerlendirilecektir. Son olarak Kabahatler Kanunundan esinlenerek aynı düzenlemenin disiplin hukuku için de “disiplin usul kanunu” olarak düzenlenmesi gerektiğini ifade etmek istiyoruz.
Bu kapsamda; miras hukukunun temel kavramları, ilkeleri, mirasçılar (yasal ve atanmış mirasçılık), ölüme bağlı tasarruflar ve türleri, vasiyeti yerine getirme görevlisi, ölüme bağlı tasarrufların iptali ve tenkisi, miras sözleşmesinden doğan davalar, mirasın geçmesi ve sonuçları ile mirasın paylaşılması konuları kapsamlı olarak işlenmektedir. Vergi hukuku; kamu hukuku içinde yer alan ve devletin mali faaliyetlerinin hukuki yönünü inceleyen mali hukukun bir alt dalıdır. Mali hukuk; vergi (gelir) hukuku, harcama (gider) hukuku ve bütçe hukuku olmak üzere üç alt sınıflandırmaya ayrılır. Bu ders kapsamında; vergi hukukuna ilişkin anayasal ilkeler, idari kurallar, vergilendirme tekniği ve vergi uyuşmazlıkları, vergi sisteminde yer alan çeşitli vergilerin hukuki nitelikleri ayrıntılı olarak işlenmektedir. Derste öncelikle anayasa hukukunun temel kavramları, devlet biçimleri ve hükümet sistemleri, demokrasi modelleri, kuvvetler ayrılığı teorisi, 18. Yüzyılda başlayan anayasacılık hareketlerinin dinamikleri ve sonuçları, hak ve özgürlüklerin ortaya çıkışı, gelişimi ve bunları güvence altına alan mekanizmalar (kısmen anayasa yargısı) açıklanacak ve irdelenecektir. Dersin ilk bölümü genel ve soyut düzeyde anayasa hukukunun genel esasları kavramlarına hasredilmiştir. Daha sonra Türk anayasa hukukuna geçilecek ve bu genel esaslar bağlamında Osmanlı-Türk anayasal gelişmeleri ele alınacaktır. Bu konuları takiben Cumhuriyet Türkiyesinin anayasaları gerek bu anayasaların yapımında izlenen yöntem gerekse anayasaların içerikleri yönünden karşılaştırmalı olarak sunulacaktır. Son olarak Türkiye’nin halen yürürlükte olan 1982 Anayasasıyla kurulan anayasa düzeninin temel nitelikleri ile bu nitelikler özelinde anayasa düzeninde bugüne kadar yapılan değişiklikler ortaya konulacaktır. Mevzuatımız uyarınca, otel, pansiyon, lokanta ve bar gibi işletmeler, umuma açık istirahat ve eğlence yerleri sınıfında yer alır. Umuma açık istirahat yerleri, kişilerin tek tek veya toplu olarak eğlenmesi ve konaklaması için açılan yerlerdir.
O sebeple UCM için en pozitif olan bu ihtimal uzak görünmektedir. İkinci ihtimal, Putin’in seyahat ettiği bir UCM üyesi ülke tarafından tutuklanarak UCM’ye teslim edilmesidir. Yukarıda açıklanan hukuka aykırılığın ötesinde, siyasi olarak, nükleer bir büyük gücün devlet başkanına yönelik böyle bir girişimde bulunabilecek bir devletin var olup olmadığını okuyucunun takdirine bırakıyorum. Üçüncü ihtimal krizin uzaması, Putin’in UCM ülkelerine seyahat etmekten imtina etmesi ve günün birinde vefatı ile dosyanın kapanmasıdır. Son ihtimal ise, Ukrayna krizinin siyasi olarak çözülmesi sonucu gelecek baskı ile kararın geri alınması veya -daha da kötüsü- siyasi konjonktürün değişmesi ile Rusya’nın UCM üyesi ülkelerle ilişkilerini düzeltmesi ve UCM kararının kendi üyelerince uygulanmayarak Putin’in serbestçe bu ülkeleri ziyaret etmesidir. Bu son ihtimal UCM’nin zaten sallantıda olan güvenilirliğini ve etkinliğini tamamı ile yerle bir edecektir. Tutuklama kararı özellikle Batı ülkelerinde takdirle karşılandı ve adaletin tecelli etmesi yönünde önemli bir adım olarak değerlendirildi. Her ne kadar Rusya’nın Ukrayna’ya silahlı müdahalesi uluslararası hukuku açıkça ihlal etmekteyse ve çatışmalar sırasında iki tarafın da savaş suçları ve insanlığa karşı suçları işlediklerine dair iddia ve veriler mevcut olsa da, kanımızca bu tutuklama kararı gerek hukuki gerekse siyasi yönden ziyadesi ile sorunlu görünmektedir. (2) 23 üncü maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen yönetmelik yayımlanıncaya kadar, askeri öğrenciler hakkında ceza puanları hariç olmak üzere ilgili mevzuatlarında yer alan uyarı cezaları kınama, oda hapsi cezaları ise ceza süresinin yarısı kadar izinsizlik cezası olarak uygulanır.
Milli Savunma Bakanının eldeki bilgi ve belgelere ya da gerekli görmesi üzerine yaptırdığı disiplin soruşturması sonucuna göre hakkında bu cezanın verilmesine kanaat getirdiği personelin dosyaları bir karar verilmek üzere doğrudan yetkili yüksek disiplin kuruluna sevk edilir. Bu noktada önemle belirtmek isteriz ki, idarenin tüm eylem ve işlemlerinin kamu yararı amacıyla tesis edilmesi ve gerek esas gerekse usul yönünden hukuka uygun olması gerekir. Fakat bazı hallerde idari işlem tesis edilirken usuli birtakım kurallar görmezden gelinmekte olup, bu durum, idari işlemi, hukuka aykırı hale getirmektedir. Söz gelimi, işletmenin faaliyetten men edilmesine ilişkin yetki, mahallin en büyük mülki amirine aitken işyerinin doğrudan kolluk tarafından kapatılması mevzuata aykırıdır. Bu işleme karşı itiraz yoluna gidilmesi halinde yetkisiz mercii tarafından tesis edilen faaliyetten men kararı mahkemece iptal edilecektir. Yukarıda da bahsedildiği üzere mevzuat hükümlerine aykırılık halinde işyeri ruhsatının iptal edilmesi, bu itibarla işyerinin kapatılması mümkündür.
Bunun dışında bizce; bir çarşıya, pazara, bankanın içine veya önüne veya sokağa bomba koyularak veya yerleştirilerek, belirli bir kişinin ölmesi veya yaralanması veya belirli olmayan sayıda insanın hayatını kaybetmesi veya yaralanması düşünülüp istenildiğinde, burada olası kasttan değil, “gayrimuayyen kast” adı altında gerçekleşen netice kadar TCK m.21/1’in tatbiki gündeme gelecektir. Bu yazımızda incelenecek olan hukuki sorun; ceza muhakemesi sürecinde kovuşturma aşamasına geçildikten sonra duruşmada, suçun hukuki niteliğinin değişmesi sebebiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 226. Maddesinde düzenlenen ek savunma hakkının sanık tarafından kullanılmaması halinde ceza davasının sona erdirilip erdirilemeyeceğine ilişkindir. Hükümlülerin açık ceza infaz kurumlarına kapalı kurumda geçirmeleri gereken sürenin 1/10’una kadar daha erken ayrılabilmesine imkan sağlayan düzenleme; 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun m.14/6 dayanak alınarak çıkarılan, Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik m.32/9’da yer almaktadır. Bu Yönetmelik hükmü; fiilen kapalı ceza infaz kurumunda bulunan, gelişim puanı 80 puanın üzerinde olan ve erken iyileşme gösterdiği kanaatine varılan iyi halli hükümlüler hakkında uygulanabilmektedir. Hükümlünün gelişim puanının 80’in üzerinde olması ve belirtilen diğer şartları taşıması halinde, mutlaka kapalı kurumda yasal olarak geçirilmesi gereken sürenin 1/10’u kadar erken ayrılma kararı verilmesi zorunluluk teşkil etmemektedir. İdare ve gözlem kurulu, hükümlünün açık kuruma erken ayrılabileceği süreyi daha az olacak şekilde de belirleyebilir. Elbette idare ve gözlem kurullarının, bu yönde verdiği kararların somut gerekçe içermesi gereklidir. Maddesi, idare ve gözlem kurulu kararlarının gerekçeli olma zorunluluğunu açıkça düzenlemiştir. Bu yazımızda; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Hakaret” başlıklı 125. Maddesinde düzenlenen hakaret suçunun düzenlendiği maddenin 3.